Vincenzo Montella’nın 4-2-3-1’i
Build-Up
Vincenzo Montella’nın 4-2-3-1’i’nde build-up fazında 4-2 yapısı kullanılıyor. Euro’da Nagelsmann’ın Almanya’sında da görüldüğü gibi, bu yapı özellikle Build-Up fazında sıkça kullanılıyor. Stoperler ve çift pivotlar daima kutu yapısını koruyarak geride kurulan bu kutuyu bozmamaya özen gösteriyorlar. Gürcistan’ın geniş alanlarda verdiği boşluklar, beklerin genişte konumlanmasını sağlıyor. Bu sayede hem savunma hem de hücum anlamında geniş alanlar daha efektif kullanılabiliyor.
Geçiş
Vincenzo Montella’nın 4-2-3-1’inde geçiş fazında, defansif orta sahalardan biri – bu genellikle Kaan Ayhan oluyor – üçlü savunmanın sağ veya sol stoperi gibi bir konuma geçiyor. Bu strateji, takımın defansif yapısını daha sağlam hale getirirken, topun kazanıldığı anda hızlıca hücuma çıkabilme olanağı da tanıyor. Kaan Ayhan’ın bu pozisyon değişikliği, takımın esnek ve dinamik bir savunma anlayışı benimsemesine yardımcı oluyor.
Aynı zamanda, Barış Alper’in sahadaki rolü de dikkat çekici. Barış Alper, klasik bir forvetten ziyade sağ kanat gibi hareket ediyor. Bu, takımın hücum varyasyonlarını artırırken, rakip savunma oyuncularını şaşırtarak daha etkili bir oyun planı oluşturulmasına katkı sağlıyor. Barış Alper’in kanatta oynadığı zaman, kanat beklerinin de daha geniş alanlar bulmasına ve hücumda daha fazla opsiyon yaratmasına olanak tanıyor.
Oyun Felsefesi Ve Geniş Alanlarda Üçgenler
Vincenzo Montella’nın 4-2-3-1’inde takım oyunun her alanında (kurulum, geçiş ve üçüncü bölge) stabil bir tempoyla oynatılıyor. Bu istikrar, takımın sahada daha organize ve kontrollü olmasını sağlarken, rakiplerin oyun planını bozmada da etkili oluyor. Pas mesafesi genellikle kısa tutuluyor, bu da topun kontrolünü ve pas isabetini artırıyor. Ancak, zaman zaman Hakan ve stoperlerden gelen hat kıran uzun paslara da şahit oluyoruz. Bu uzun paslar, takımın ani hücumlarla rakip savunmayı zorlamasını sağlıyor ve oyun temposunu beklenmedik şekilde değiştirebiliyor.
Beklerin geniş alanlarda konumlandığını görmüştük ancak milli takımda, Ferdi Kadıoğlu’nun Fenerbahçe’de Dušan Tadić ile yaptığı rotasyonu burada Kenan Yıldız ile yaptığını gözlemliyoruz. Kenan çizgiye basarken, Ferdi sahte bek gibi davranabiliyor ve aynı şekilde Ferdi çizgiye basarken de Kenan kanat forvet rolüne geçebiliyor. Bu rotasyonel oyun anlayışı, takımın hücum varyasyonlarını artırırken, rakip savunmaların çözülmesini zorlaştırıyor. Benzer bir uyumu, sağ bek Mert Müldür ve Arda Güler ikilisinde de görüyoruz. Mert Müldür çizgiye basarken, Arda Güler içe kat ederek orta sahada daha fazla alan yaratıyor ve oyun kurulumunu destekliyor. Aynı şekilde, Arda çizgiye basarken Mert içe kat ederek varyasyon çeşitliliğini arttırıyor.
Kanat bölgelerinde, Hakan Çalhanoğlu’nun üçgen kurulması için kanat ve kanat beklerine desteğe geldiğini görüyoruz. Hakan, burada hem serbest bir 8 numara rolünde hem de derin oyun kurucu olarak derinden hat kıran paslar atan bir oyuncu olarak görev yapıyor. Bu esnek rol, takımın hücum varyasyonlarını artırırken, rakip savunmaların işini zorlaştırıyor.
Barış Alper ve Orkun’un Destek Rolü
Kanat bölgelerinde yapılan rotasyonlar umut vaat ediyor. Bu bölgelerde kurulan üçgenler oldukça değişken, çünkü bu üçgeni oluşturmak için sadece Hakan değil, bazen Orkun Kökçü’nün solda, Barış Alper Yılmaz’ın ise sağda bu üçgene destek olduğunu sık sık görüyoruz. Orkun ve Barış, yalnızca üçgen kurmakla kalmıyor, aynı zamanda kurulan üçgenlere +1 olarak yardım ediyor. Bu dinamik yapı, takımın hücumda daha çeşitli ve etkili olmasını sağlıyor.
Arda Güler’in Rolü
Arda Güler’in rolü, onun performansını maksimize edecek şekilde tasarlanmış. Sağ kanatta daha çok çizgiye basarak değil, oyun kuruluma yardım edecek şekilde orta sahalaşan bir role bürünüyor. Bu, sahte forvetvari bir kanat rolü gibi düşünülebilir. Sağ kenarda kurduğu üçgenlerde ceza sahasına girmek için genellikle sol ayağına bakılıyor. Kenarda Mert Müldür ve Hakan’la yarattığı 3v2 sayısal üstünlük sayesinde rahat bir şekilde orta veya dripling yapma imkanı buluyor. Arda’nın teknik becerilerinden olabildiğince faydalanılmaya çalışılmış.
Oyunun akışında önemli anlarda, özellikle rakip kaleci geriden oyun kurmaya çalıştığında, takım hızla 4-4-2 dizilişi ile önde pres yapma stratejisine geçiyor. Bu pres stratejisi, rakibe nefes aldırmamayı ve topu hızlıca kazanarak hücum fırsatları yaratmayı hedefliyor. Savunmada ise takım, faul endişesi olmadan sert bir tutum sergiliyor, rakiplerine karşı kararlılıkla mücadele ediyor.
Oyun içinde top kaybedildiği zaman ise takım, hızla karşı pres yapma anlayışına geçiyor. Bu pres sırasında oyuncular, boş alanları kapatmaya odaklanıyor ve rakip oyunculara baskı yaparak hızlıca topu geri kazanmaya çalışıyor. Yukarıdaki görseldeki pozisyonun ardından Hakan topu kaptı ve çok önemli bir fırsat doğdu ancak Hakan’ın yaptığı faul nedeniyle bu fırsat değerlendirilemedi.
Takımın savunma anlayışı, alanı iyi bir şekilde kapatan bir markaj stratejisine dayanıyor. Özellikle 4-4-2 dizilişinde, alanı iyi marke eden oyuncular, pres yapan oyuncular kadar önem taşıyor. Bu sayede rakibe az boş alan bırakılarak, savunma sıkılaştırılıyor ve hücum potansiyeli minimize ediliyor.
Solüsyon ve Portekiz Maçı
Vincenzo Montella’nın 4-2-3-1’inin genel yapısı Milli Takım adına oldukça umut vaat ediyor. Kulüp takımlarının bile yapmakta zorlandığı rotasyonları bir ülke milli takımında yapmış olması oldukça iyi bir iş.
Bu sistemin Gürcistan karşısında işe yaraması ve Portekiz karşısında kötü görünmesinin sebepleri ise Gürcistan maçına nazaran yaptığımız adam markajı tercihi, yanlış oyuncu tercihleri, bireysel hatalar ve Gürcistan maçında Khvicha Kvaratskhelia’nın da driplingleriyle tehlike yarattığı geniş alanlarda bıraktığımız boşluklara önlem alınmaması oldu.
FM24 Taktiği ve Sonuçları
Vincenzo Montella’nın 4-2-3-1’ini buradan indirebilirsiniz.
FM24 için oyuncu önerileri yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Otobüsü Park Et Twitter hesabını buradan takip edebilirsiniz.